Uncategorized

İzmir Bornova Kütüphanesi

İzmir Bornova Kütüphanesi Çocuk Kitapları Haftası bünyesinde birçok kitap okuma etkinliği düzenliyorlar. Kitap Okuyan Çocuklar Projesi’ni de desteklemek için bize programlarında yer veriyorlar. Eğer projeye destek verip, çocuğuyla kütüphaneye gidip kitap okumak isteyen aileler olursa lütfen bizimle irtibata geçin: gönüllü@kitapokuyancocuklar.org  İzmir’deki İl Sorumlumuz sevgili Berna Günal Küçük bu organizasyonda aktif rol oynayacak.
 
Berna Küçük
İzmir İl Sorumlusu
Mimar

Bornova İlçe Halk Kütüphanesi şimdiye kadar yalnız gittiğim ya da kızım Ekin’le gittiğimiz kütüphaneler içinde en enerjik çalışanlara sahip, en aktif kullanılan kütüphane diyebilirim. Bunda kütüphanenin müdiresi Asuman Nesibe GÖK’ün, onunla aynı enerjiyi paylaşan kütüphane personeli ve gönüllü çalışanların payı büyük elbette. Ziyarete gittiğimiz 19 temmuz günü saat 14.00- 17.30 arası, İzmir’in malum sıcağına rağmen o kadar çok kullanıcı geldi ki, inanamazsınız. Ayrıca yaz dönemi için iki gönüllü çalışan da katılmış aralarına. Küçük çocuklarla beraber kitap seçip okuyorlar, kütüphane işlerinde çalışanlara yardımcı oluyorlar.

Bornova’da merkezde, bir ara sokakta 82 m2, küçük bir kütüphane burası. Girişinde bebek arabası ya da tekerlekli sandalye kullananlar için rampa var. Ama araçlarını ısrarla engelli girişine koyup sıkıntı yaratan sürücülerden çok şikayetçiler. Girişte minik bir avlusu var, scooterla gelen küçük kitapseverler oraya araçlarını park edebiliyorlar

Dışarıdan içeriye girene kadar size sessizlik uyarıları karşılıyor.

Kullanıcıların da aktif olarak kütüphanenin işleyişine katılmaları ve bu yolla kütüphaneye sahip çıkmalarını amaçlayan Asuman Hanım, girişte kullanıcı sayısının işaretleneceği bir pano hazırlamış.

Asuman Hanım “okur” yerine “kullanıcı”yı tercih ediyor. “Kütüphaneye ille okumak için gelinmemeli, geçerken uğrasınlar, ortamı solusunlar, herkes kendince bir yol bulur zaten” diyor. Bu nedenle sanırım, her yaştan kullanıcı vardı o gün kütüphanede. Anne-çocuk, ya da dede/büyükanne-çocuk, gençler, orta yaşlılar, hatta dedesiyle gelen bebek bile vardı. Kimisi gazetelere göz atıyor, kimi çizgi roman okuyor, kimi bilgisayar başında, kimi kitabına dalıp gitmiş.

 

Zeminde PVC esaslı zemin kaplaması var. Mekan aydınlık ve ferah. Pencerelerden güneş ışığı doluyor mekana. Raflar arasında masalar ve sandalyelerle okuma alanları oluşturulmuş.

Giriş holünden itibaren her yerde kitap okunabiliyor.

Mutfak ve tuvaletler, ayna kaplı bir ara bölme ile giriş holünden ayrılıyor. İki tuvalet var, biri personele ait, diğeri kullanıcılar için ayrılmış. Emzirme odası, alt açma ünitesi gibi bebekli kullanıcılar için gerekli alanlar mevcut değil, ama kütüphanedeki sıcak yaklaşım sayesinde hepsi için çözümler bulunacağından eminim.

Giriş holünden sonraki mekanda dergilerin bulunduğu bir raf (yemek dergisinden seyahat dergisine çeşit çeşit dergiler var), hemen önünde satranç masası, bilgisayar kullanıcıları için ayrı bir bölüm ve kütüphane görevlilerinin odası yer alıyor. Ayrıca bir sehpa üzerinde okuyucuların yazması için bir günlük bulunuyor. Neler yazmışlar, okumanız lazım J Daha önce kitap okumayı sevmediğini, ama kütüphaneye geldikçe, kendine okuyacak kitaplar buldukça kitaplarla dost olduğunu anlatan birçok çocuğun yazısı vardı bu günlükte.

Küçük bir kütüphane olduğu için okul öncesi için ayrı bir mekan yok ama kitaplar ve okuma bölümü olarak mekanın içinde bir alan ayrılmış. Kitaplar 7-14 yaş olarak ayrı bir kitaplıktalar, kitaplığın alt raflarında da okul öncesi kitaplar var. Birkaç ahşap oyuncak ve el kuklası da mevcut. Çocukların oturmaları için fazla yer yok ama kitaplarını alıp başka masalara da geçebilirler.

Kitaplığın önüne yerleştirilen ünitenin açık rafları ve çekmeceleri okul öncesi ve yeni okumaya başlayanlar için ince kitaplarla dolu. Hatta biz kızım Ekin’le daha önce okuyup çok sevdiği Fatih Erdoğan’ın ilk okuma serilerinden birkaçını bulduk, hemencecik okudu orada ben fotoğraf çekerken.

Yer ve kullanım sınırlı ama çözümler sınırlı değil. Asuman Hanım anaokullarıyla yaptıkları ortak çalışmalarda, kütüphaneye gelen gruplar için masa ve sandalyeleri kaldırıp, yerlere minderler atıp, tavana yansıttığı projeksiyonla sunumlar bile yaptıklarını anlattı. Yani istedikten sonra yer azlığı sadece bir bahane olarak kalıyor…

Aslında bu noktada Asuman Hanım’ın okul öncesi çocuklarla yaptıkları kütüphane etkinliklerini anlatmalıyım, çünkü her biri çok heyecan verici çalışmalar. Çocuklara kütüphaneyi tanıtmak, kütüphaneyi sevdirmek için gerek özel, gerek devlete ait anaokullarıyla 2011’den itibaren düzenli olarak yürüttükleri ortak çalışmalarla çeşitli etkinlikler şöyle:

  • Kütüphanede sessiz olunması kavramını anlatmak için “taşlar ve sessizlik” oyunu oynuyorlar. Çocukların gözleri kapalı, bir kaba atılan taşları görmeden sadece sesini dinleyerek sayıp, kaç tane olduğunu yazıyorlar ya da yazmayı bilmeyen yaş grubuysa çiziyorlar.
  • Öğretmenleri eşliğinde kitap okuma etkinliği yapıyorlar. Sonra gruplara ayrılıp okudukları kitaptaki resimleri birbirlerine sessiz sinema tekniğiyle anlatmaya çalışıyorlar.
  • Kütüphanede araştırma yapmayı ve buldukları bilgiyi aktarmayı öğrenmek için de bir etkinlik var: belirlenen bir renk, şekil ya da hayvanı kütüphanedeki kitap ve dergilerden bulmaya çalışıyorlar, bulduktan sonra resmini yapıp bilgiyi aktarmış oluyorlar.
  • Okul öncesi çocuklara bir şeyler anlatabilmenin bir yolu da kuklaları konuşturmak. Bazen sıkıcı konuşmalar yerine Hacivat-Karagöz oyunlarına başvuruyorlarmış. Sonuç pür dikkat dinleyen kuzular 😉
  • Özel bir anaokuluyla bilgiye erişim çalışması yapmışlar. Anaokulu bünyesinde bir kütüphane oluşturmuşlar. Kitapları konularına göre sınıflandırmışlar ve konu simgelerini (örn. bilim, aile, arkadaşlık vs) çocuklar resimler çizerek hazırlamışlar. Çoğunluğun kullanmayı tercih ettiği resimleri/figürleri konu başlığı simgesi olarak kullanmışlar. Bu çalışma kütüphane haftasında sunulmuş ve pek çok yerden büyük ilgi göstermişler.
  • YKY ile öğretmen ve kütüphaneciler için yaratıcı drama eğitimi çalışması yapmışlar.
  • Yine kütüphane çalışanları ve civardaki anaokullarının öğretmenleri için Goethe Enstitüsü’nde kütüphanecilik ve Almanya’daki uygulamalar üzerine eğitim almışlar.
  • Ayrıca miniklerin kütüphane kartları öğretmenlerine ya da annelerine değil, mutlaka kendilerine veriliyor, böylelikle sorumluluk bilinci oluşturulmaya çalışılıyormuş.

Sadece anaokulları ile değil çalışmaları, tüm yaşlardaki çocuklara ve gençlere ulaşabilmek sürekli okullara gidiyorlarmış. Okullarda okuyucu ve yazar buluşmaları, yaratıcı drama çalışmaları, daha büyük yaşlar için düz yazı ve şiir okumaları gerçekleştiriyorlarmış. Asuman Hanım 8 yaştan sonra kütüphaneden bir kopuş yaşandığını söylüyor. Bunu geriye çevirmek için okul tanıtımlarını çok önemsiyor, kendi imkanlarıyla bile olsa mutlaka okullara gitmeye çalışıyormuş.

Gençlik merkezleri ile ortak çalışmalar yapıyorlarmış. Örneğin yeni bir projeleri var; Bornova büyük bir ilçe olduğu için semtlere, oradaki çocuklara/gençlere ulaşabilmek amacıyla gezici kütüphane kurmak.

Daha pek çok konu konuştuk Asuman Hanım’la. Biz konuşurken Ekin de bol bol resim yaptı, hatta gün sonunda resimlerini koymak için Asuman Hanım’ın verdiği zarfa Bornova İlçe Kütüphanesi’nin logosunu da çizerek kendisine bir dosya hazırladı.

Kütüphane personelinin niteliği, bilinçliliği de çok önemli. Asuman Hanım kendi enerjisini birleştirebileceği harika bir ekip kurmuş. Kullanıcının rahat ettiği, kapanış saatine kadar dolu, ilgi gösterilen bir kütüphane haline getirmiş burayı. Hatta kitap sayım dönemlerinde kullanıcılar zor durumda kalmasın diye “ödünç acil servis” uygulaması yapılıyormuş. Ayrıca facebook sayfaları da çok aktif, mutlaka takip edin.

Bu konuştuğumuz uygulamaların hepsi gün gün aktarılıyor oraya. Bizim gittiğimiz gün, Ekin okurken, ben notlar alırken fotoğraflarımızı çekip sayfaya eklemişler.  Günün sonunda topluca bir fotoğrafımız bile var.

Çok aktif, sıcak ve enerjik bir kütüphane burası, kendinizi orada rahat hissediyorsunuz. Alın yanınıza çocuğunuzu, mutlaka buraya uğrayın. Belki bir etkinliğe denk gelirsiniz, ya da bir kitap seçip beraber okursunuz, ya da sadece uğrayıp merhaba dersiniz 😉

İzmir’den sevgilerle…

 

Gezici Kütüphane Parklarda Çocukları Kitapların Dünyasıyla buluşturuyor

Kitap Okuyan Çocuklar Projesi’ne İBB Kütüphaneler Müdürlüğü tarafından bir gezici kütüphane tahsis edildi 21 Ağustos-14 Eylül tarihleri için.
Gezici Kütüphane Göztepe Park’ında bulunacak ve bu pilot proje için  88 tane yeni okul öncesi çocuk kitabı alındı.
Gezici kütüphane Göztepe parkında hafta içi her gün 10.00-18.00 saatleri arası  olacak.
Kitap çemberleri haftaiçi her gün [bir ihtimal Cumartesi de olacak, net degil] 10-12 arasında.
Çocuklarla birlikte deneyler yapıp, geri dönüşüm malzemelerinden oyuncaklar yapıp [Dönüşen Oyuncaklar Facebook grubuyla ortak çalışma], kitap okuyacağız. Okuyarak keşfedeceğiz, öğreneceğiz ve eğleneceğiz.
Gezici Kütüphane’de tüm gün boyunca çocuk ve yetişkin kitapları sizi bekliyor olacak.
Bu yılki organizasyon pilot proje, başarılı geçerse seneye İstanbul’un farklı yerlerine, birçok gezici kütüphane hizmet götürecek. O yüzden desteğinizi bekliyoruz, lütfen olabildiğince çevrenize yayın.
Günlük programlardan ve parkta neler yapacağımızdan haberdar olmak istiyorsanız, bizi Kitap Okuyan Çocuklar’ın Facebook sayfasından takip edebilirsiniz:
https://www.facebook.com/KitapOkuyanCocuklar

Görüşmek üzere

Esra R. Akçay-Duff
Kitap Okuyan Çocuklar Projesi
Proje Genel Koordinatörü

Çocuklara Nasıl Kitap Okumalıyız?

Çocuklar ‘söylenenle’ değil ‘gösterilenle’ öğrenirler. Ebeveynler olarak çocuklarımıza öncelikle kendimizin kitap okumaktan keyif aldığımızı göstermeliyiz. Çocuğumuza da kitap okurken zevkle okumalı ve onun ilgisini çekecek şekilde okumalıyız.

Çocuğumuzla birlikte etkileşimli bir biçimde kitap okumak onun kitap sevgisini kesinlikle daha çok artıracaktır.

Çocuğumuza kitap okurken dikkat etmemiz gerekenler:

– Öncelikle okunacak kitap çocuğun yaşına uygun olarak seçilmeli. Çok küçük çocuklar çok sayfalı uzun kitaplardan sıkılabilir, dikkatleri dağılabilir. Yine de her çocuk farklıdır o yüzden yaşının yanı sıra gelişim özelliklerini de dikkate almakta fayda vardır.

– Birlikte eğlenerek okumak da çok önemlidir. Kitap okuyan kişi ‘keyif’ aldığını göstermelidir.

– En önemlisi noktalardan biri de bu işi bir zorunluluk gibi göstermemektir. Çocuğumuzu kitabı okumaya ve incelemeye katılması için teşvik etmeliyiz fakat zorlamamalıyız. Eğer o an istemiyorsa başka zaman tekrar denemeliyiz, okumaya mecbur tutar ve o istemiyorken bunu yapmaya çalışırsak işler tam tersine döner.

– Özellikle kitaplarla yeni tanışan küçük çocuklar için: Biz okurken başka sayfalara bakmak istiyorsa ya da sayfaları kendisi çevirmek istiyorsa izin vermeliyiz. Okumayı kendi kurallarımızla değil onun merakıyla yönlendirmeliyiz.

– Çocuğun bir derdi varken (aç, hasta ya da yorgun gibi) zorlamamalı ve bu sorunlar giderildikten sonra denemeliyiz.

– Okurken heyecanlı ve canlı bir ses tonuyla okumalıyız. Bu, çocuklarımızın ilgisini de canlı tutar.

– Birlikte kitaplardaki değişik karakterlerin seslerini hayal edip her karakteri farklı seslendirmek de çocuklar için eğlenceli olacaktır. Burada da çocuğun yaşını ve karakterini göz önünde bulundurmakta fayda var, korkutucu sesler ve taklitler kimi çocuğu ürkütebilir, seslendirmeler ve taklitler buna dikkat ederek yapılmalıdır.

– Kitabın belirli yerlerinde çocuklarımıza sorular sorabilir, onların da kitap okuma etkinliğine dahil olmasını sağlayabiliriz. Örneğin 1-3 yaş arası çocuktan kitaptaki kediyi, ağacı, evi göstermesini isteyebilir veya daha büyük bir çocuksa rüzgarın eserken nasıl ses çıkardığını taklit etmesini isteyebilir ya da yağmurun nasıl yağdığını sorabiliriz.

– Çocuğumuzdan kitapta anlatılan ya da gösterilen eşya ya da hayvanları kitapta ya da çevremizde bulup göstermesini isteyebiliriz.

– İşaret dilinin bebekler ve çocuklar üzerindeki olumlu etkileri birçok bilimsel çalışmaya konu olmuştur. Okurken ellerimizi de işin içine katabiliriz, mesela kitapta bir kuşun uçtuğu anlatılıyorsa, elimizle kuş uçuyormuş gibi bir hareket yapabiliriz.

– Kitabı sanki biz de olayı yaşıyormuşuz gibi canlandırarak da okuyabiliriz. Örneğin “Hava çok soğuktu, Mimi çok üşüyordu.” gibi bir cümleyi okurken üşüyor gibi kollarımızı vücudumuza sarıp titreme taklidi yapabiliriz.

– Kitap bittiğinde ya da okuma sırasında ufak canlandırmalar yapabiliriz; örneğin kitapta kar yağıyorsa karın nasıl yağdığını göstermek için elimizle parçalara ayırdığımız pamukları ya da küçük kağıt parçalarını yukarıdan aşağıya bırakmak iyi bir fikir olabilir.

– Kitap bittiğinde birlikte kitap hakkında da konuşabiliriz. Hikayenin ya da masalın konusu, çocuğumuzun bu hikayede/masalda en sevdiği karakter ve anlamını bilmediği kelimeler üzerine konuşmak hem faydalı hem eğlenceli olacaktır.

Haydi hep birlikte okuyan, merak eden, araştıran yeni bir nesil yaratalım!

Sevgilerimizle.

Burçak Salungan Dinç


Burçak Salungan Dinç’in Moda Gönüllüleri’nde yaptığı okumanın kaydı