Kitap Okuyan Çocuklar Projesi’nin Facebook sayfasında Esra’nın sorduğu “İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi’ne gidip çocuk bölümünü fotoğraflamak isteyen olur mu?” sorusu üzerine bir süredir katkıda bulunmak istediğim bu proje için bir şeyler yapma imkanı buldum. Atatürk İl Halk Kütüphanesi’ne gidip çocuk bölümü yetkilisi Necla Kıpçak’la ve kütüphane müdürü Talat Aydilek’le görüştüm. Son derece sıcak ve ilgili karşıladılar beni. Necla Hanım’la kütüphanenin kullanımının nasıl yaygınlaşabileceğini ve neden çocuk bölümünü çok ilgi göremediğini konuştuk. Son derece mantıklı ve uygulanabilir önerilerde bulundu. Tam da Kitap Okuyan Çocuklar Projesi’nin yola çıkış amacıyla paralel özetle şöyle dediler:

Kütüphanelerin iyileştirilmesi ya da cazip hale getirilmesinden çok, her mahalleye bir kütüphane olsa, halka daha kolay ulaşılır. Çünkü, 2-3 çocuklu bir ev hanımı yola çıkıp masraf yapmak, yollarda vakit geçirmek istemiyor, düşük gelirlileri kütüphaneye çekmek zor. Küçük küçük ama sayıca çok olmalı kütüphaneler. Kaymakamlıklardan destek alınabilir, mekan sağlarlar.

 Öncelikle şunu belirtmeli, kütüphane binası yıkılıp yerine yeni bir yapı inşa edilecekmiş. Talat Bey bu durumun yarattığı belirsizlik nedeniyle çocuk bölümü için aklındaki pek çok fikri uygulayamadığını söyledi. Buna rağmen, mekanda çocukların kullanımı düşünülerek düzenlemeler yapıldığı çok açık. Kendisi de eski bir eğitimci olan Talat Bey, çocuk eğitiminde “oyun” kavramının çok önemli olduğunu ve kitap okuma alışkanlığının da küçük yaşlarda hatta doğumdan itibaren oyun kavramıyla beraber verilmesi gerektiğini, böylelikle kitabın yaşamlarının bir parçası olup bir alışkanlığa dönüşebileceğini söyledi. Ayrıca kütüphanelerin bağlı bulunduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü kurumunun her ile tam kapsamlı birer çocuk kütüphanesi projesi varmış, İzmir için de Bornova’da bir kütüphane bu proje kapsamında dönüştürülecekmiş. Güzel haber! Merakla bekliyorum sonucunu…

 Sohbetimiz güzeldi ancak, kütüphaneyle ilgili gözlemlerimi de paylaşayım. Kütüphaneye giriş bebek arabasıyla gelen ya da fiziksel olarak engeli olan vatandaşlar için çok kolay değil. Çünkü kaldırım kotundan epey yüksekte olduğu için çok sayıda basamak var (tam 13 adet).

İçerdeki mobilyalar çocukların kullanabileceği şekilde planlanmış ve raflar çocukların erişebileceği yükseklikte. Hatta aralarda tekerlekli alçak kutular var, içi kitap dolu. 

Girişte araştırma bölümünde tekne biçiminde bir masa var, masanın gözlerinde adlarıyla merak uyandırıcı, gizemli kitaplar var küçük araştırmacılar için. 

İnce uzun bir dikdörtgen plana sahip mekan olan çocuk bölümü, mekanın gerektirdiği gibi planlanmış. Dikdörtgen boyunca tren ve lokomotifleri biçiminde mobilyalar konmuş, bu mobilyaların içlerinde yumuşak minderler (okuma saatleri ya da drama canlandırma saatleri için), el kuklaları (az sayıda ama yine de var), ve kitaplar var.

Üç cephesi de doğal ışık alıyor ve iç mekan oldukça aydınlık. Bu da ortamın daha sıcak algılanmasını sağlıyor. Pencere önlerine oturma bölümleri, aralara da fazla yüksek olmayan raflar konulmuş, hem ışık yüksek dolaplarla bölünmüyor hem de okurken doğal ışık kullanılmış oluyor. 

Mekanın bir bölümü kitap okuma saatleri için ve şimdi yapılmasa da kitap canlandırma oyunları için düzenlenmiş. İki basamakla yükseltilmiş bir platform yapılmış, fonda yine kitaplık ve kitaplar var.

 Bir bölüm de renkli plastikten metal aksamlı sandalye ve ahşap masalardan oluşan, yine çok yüksek olmayan kitaplıklarla çevrili olarak düzenlenmiş. Bu bölüm mekanın sonunda, daha büyük çocukların oturup kitap okuyup çalışacakları bir alan olarak planlanmış. 

Hatta ben oradayken kütüphanenin görme engelli bölümünü kullanmak için gelen bir çocuk, gönüllü çalıştırıcısı olan bir hanımla ders çalışıyordu. Bu da dayanışma ve yardımlaşma adına çok güzel bir uygulama. Böyle gönüllüler tarafından çalışmasına yardım edilerek sınavlara girip başarılar elde eden çok sayıda çocuk ve genç varmış. Ne sevindirici, değil mi?

Mekanı bölen aynı zamanda mekanları tanımlayan çok sayıda kolon bilgilendirici amaçla da kullanılmış. Bu kolonlara hangi kitabı nerede bulacağınızı gösteren yazılar asılmış.

Kütüphane zemini PVC esaslı zemin kaplamasıyla kaplanmış. Mekan aydınlık, bakımlı, temiz ve sıcak. Güvenlik kameraları var ve girişler kontrollü. Ancak pek çok olumlu özelliklerine karşın eksik ya da olumsuz diyebileceğimiz yanları da şöyle: Bebek arabası ile giriş mümkün değil. Emzirme odası, alt açma ünitesi yok, çok küçük çocuklar ve annelerini kullanımı açısından bunlar önemli eksiklikler. Tuvaletler ve lavabolar çocuk kullanımına uygun değil. Bu eksikliklerin dışında, zaman zaman ücretsiz kitaplar dağıtılan, okuma saatleri düzenlenen, bol ışıklı ve ferah mekanlı bu kütüphaneye, tiyatro salonuna yakınlığı nedeniyle çocuk oyununa gelen çocuklu aileler dışında fazla ziyaretçi gelmemesi çok ilginç geldi bana. Gitmişken kızım Ekin’in de Fransız Kültür Merkezi Kütüphanesi üyeliğiyle birlikte ikinci kütüphane üyeliğini gerçekleştirdim. Onun seveceği nitelikte 3 kitap seçip kütüphane gezimi sonlandırdım.

Talat Bey’in de dediği gibi belediyelerden ya da kurumlardan hizmet istemek için tabandan kuvvetli bir talep gelmeli. Kütüphaneleri seven belediye başkanları bu yönde çalışıp hizmet getirirken, bir sonraki dönemin başkanı bu konuyu hiç önemsemeyebilir. Bu nedenle halkın bu isteğini her yöneticiden talep etmesi, “kütüphanemi istiyorum!” demesi gerekli. Kitap Okuyan Çocuklar Projesi’nde olduğu gibi 🙂

Hizmet istemek elbette hakkımız ama var olanı da kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor, çocuk kütüphanelerini boş bırakmayalım…

 İzmir’den sevgilerle…

Berna KÜÇÜK

Mimar